Hırvatistan'ın en meşhur birası Ozusko. Havanın güzelliğinden midir, yoksa bu biranın içine başka bir şey mi atıyorlar bilmiyorum; ancak bu biradan 2 tane bile içsek kafa oluyorduk. Tabii kiralık arabamız bozulunca bizi ancak bu bira teselli eder oldu :) Not düşelim: Asla Chevrolet Aveo kullanmayın! İşte bu biranın ve yorgunluğun etkisiyle; ayrıca o gece gittiğimiz gece kulübünden sıkıldığımız için o gün 2:30 gibi evimize döndük.

Kaldığımız evin şehrin eski kısmında bulunduğunu söylemiştim. Burası Dioclecianus Palace diye geçiyor; isminden de anlayacağınız gibi Roma İmparatorluğu'ndan kalma. Evimizin 10 metre yakınında olup bizi her sabah 10'da uyandıran çan kulesi (St Domnius Katedrali) çok güzel bir mimariye sahip. Günde 3 kez evden çan sesi duymak ise paha biçilemez :)
Deniz kıyısındaki Riva caddesi aktivitelerin en yoğun olduğu trafiğe kapalı güzel bir cadde. Ev sahibemizin işaret diliyle bize verdiği tavsiyeyle akşam yemeği için bu caddenin sonundaki FIFE isimli restorana gittik. Yarım saat sıra bekledik; ancak bizden sonra 1 saat bekleyenler de vardı. Öte yandan hem atmosferi güzel, hem de yemekler muhteşem. Çok pahalı değil ve içtiğimiz çorbaların (sebze ve balık çorbaları), yediğimiz kuzu rostonun ve patatesten yapılmış olan makarnanın tatları damağımızda kaldı. Tavsiye edilesi.
Son gecemizde ise hayatımızda gördüğümüz en iyi organize edilmiş partiye rast geldik. Hilal şeklindeki Bacvice Beach'ten bahsetmiştim. Kumsalın yamacına devasa bir sahne kurulmuş; üzerinde bir DJ, insanlar şortlarıyla - bikinileriyle kumsalda ve o bahsettiğim sığ denizde dans ediyorlar.. Yüzlerce insan.. Atmosfer ve müzik inanılmaz. Sabah 8'de kalkacağımız ve çok yorgun olduğumuz halde bu partiden ancak gece 3'te ayrıldık.
Split'in bir avantajı da buradan kalkan feribotlarla Hırvat adalarına gidebilmeniz. Ancak bunu başka bir post'ta anlatayım, bu post'u gerçekten gurur duyduğum bir fotoğraf ile kapatayım.