Yavru vatana daha önce gitmiştim; ancak hafızam o zamanki izlenimlerime dair herhangi bir bilgi içermiyor. Bu kezse kişisel-bürokratik bir nedenle gittim Kıbrıs'a. Gitmişken deniz kıyısında kalalım dedik, Girne'de Dome isimli otele 3 günlüğüne yerleştik. Burada hiçbir yer öyle ucuz değil, önceden rezervasyon yaptırmak gerekli. Dome da odaları guzel, temiz bir otel; ancak pek eğlenceli değil. Havuzu küçük, kumarhanesi sıkıcı. Yine de daha pahalı otellere bir alternatif oluşturabiliyor.
Girne küçük bir şehir ve kısa bir sahil şeridi var. Marina denilen bu bölgede akşamüstleri yürümesi zevkli. Her tipten kayıklar, gemiler, tekneler mevcut. Akşamları bu bölgede hayat daha canlı (ama yalnızca yazın böyle oluyormuş); ayrıca rakı-balık için uygun lokantalarla farklı tip akşam sefasını da bu bölgede değerlendirebiliyoruz. Şehrin içleri herhangi bir küçük Anadolu şehrinden çok farklı değil; sadece turist sayısı daha fazla ve insanlar mayolarla sokaklarda yürüyorlar. Parantez açmak lazım; ziyarete gelmiş turistler dışında burada dükkan veya coffee-shop açmış yabancılar da bulunuyor.
Kıbrıs'a özgü "şeftali kebabı" oldukça başarılı. Kuzu eti dolması gibi bir açıklaması var. Bunun dışında yediğimiz yemekleri o kadar çok beğenmedik biz açıkçası. Zaten Kıbrıs'taki esnafla ilgili -istisnalar hariç- "çakal" düşüncesi cidden kafamızda oluştu. Gerek lokantalarda, gerek dükkanlarda, gerekse taksilerde pazarlık payını düşünmek gerekiyor hep.
Deniz sporları-güneşlenme tercihi yapacaklara Girne'nin dışındaki plajlara gitmelerini tavsiye ederim. Yaklaşık yarım saatlik mesafede. Buralarda deniz ve kum güzel. Bu plajların olduğu bölgenin daha ilerisinde ise Lapta bölgesi var. Buranın da gece hayatı meşhur; tabii gece hayatından kasıt: Striptiz klüpleri.
Özetle, Girne iyi hoş; ama zaten buraya gelmiş olsaydım ve Kıbrıs'ta bir işim olmasaydı Kemer'de Side'de bir tatil köyünü tercih ederdim. Tabii bu tercihi yapabilmek için kumarda $100 kara geçip sonra $50 zarar etmiş olmak da gerekebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder