Şimdiye kadar gittiğim yerler içerisinde olması gereken popularitesine en çok ulaşamamış şehir belki de Dubrovnik. Batı Balkanlarda, Adriyatik kıyısında bulunan bu küçük şehre denizden, havadan, doğudan, batıdan, nereden bakarsanız bakın gözlerinizi almak mümkün değil. İki marina arasında tamamı surlarla kaplanmış ve araba girişi yasak bir yarımadadan bahsediyorum -ki bu yarımadanın 100 metre açığında üzerinde tek bir betonarme bulunmayan gizemli bir ada var.
Şehrin bahsettiğim bu kısmı "Old City - Grad" olarak geçiyor; bu bölgenin içine girdiğinizde ise artık vücudunuzun diğer fonksiyonlarını da yitirmeye başlıyorsunuz. Hayranlığın en üst düzeylerine çıkmamızda beklentilerimizdeki düşüklük de etkilidir elbet; yine de şehrin etkisini hafife almamak lazım. Şehir sadece bu "Grad" kısmından ibaret değil ve diğer bölgeler de güzel; ancak şehre geleceklere önerim Old City'nin her karışında bulunmadan bir yere ayrılmamaları.
Her ne kadar plansız bir şekilde Dubrovnik'e gelmiş olsak da Hırvatistan'ın diğer bölgelerinde de görebileceğimiz "Guesthouse" kültürü yardımımıza koştu. Sistem şu; otelleri - hostelleri bir kenara bırakın; etrafta "Sobe - Rooms - Zimmer" yazan tabelalara uğrayıp boş oda veya ev var mı diye sorup fiyat pazarlığı yapın. Bu kadar. Grad içerisinde Guesthouse'lar daha az lüks, ama yerleri çok iyi ve sevimli odaları var.
Araba park etmek Dubrovnik'te ciddi bir problem. Belli ücretsiz park yerleri var; ama bu yerler şehre uzak. Grad'ın girişine arabanızı bırakıp Dubrovnik'te kaldığınız süre boyunca Grad'dan çıkmayabilirsiniz. Sanırım en rahat ve doğru tercih bu olacaktır.
Kale turu (Wall Tour) ve savaş turu (War Tour) katılabileceğiniz, Dubrovnik'in coğrafyası ve tarihi hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz turlardan. Pizza ve deniz ürünlerin yaygın yiyecek türleri; şehrin içinde ve marinalarda kaliteli yerler bulabilirsiniz. Buza Bar ve Buza Bar 2 hem manzaraları hem de eğlenceli garsonlarıyla ön plana çıkıyorlar. Yerlerini bulmak için ise Grad'ı arşınlamanız gerekiyor. Gece kulüplerinden Fuego (giriş €6) güzel, Capitano ise bedava ama bir o kadar da ayakaltı. Romantik ortam arayanlara kale surlarından ayaklarınızı denize sarkıtarak sabahlamalarını, gece kulübünden çıkıp eğlence arayanlara ise aynı surlardan denize atlamalarını tavsiye edebilirim :) Ayrıca olmazsa olmazlardan; Stradan Street'in sonundaki Çeşme'nin karşısındaki Şeytan Kafası'na çıkmak ve dengede dururken üstünüzü çıkarıp tekrar giyebilmek gerçek aşkı bulacağınızın habercisiymiş. Yapması oldukça zor.
Kişisel anlamda yaşadıklarımın da etkisi yüksek olduğundan Dubrovnik'le ilgili fikirlerimi herkes paylaşmayabilir. Yine de şunu da düşünmek lazım: Her şehir insana güzel anılar bırakabilecek ortamı sunamaz; Dubrovnik bunu fazlasıyla yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder